Yunus Emre’den bu yana, okuyana durup dururken kolayca söylenivermiş gibi gelen dizelerin ardında hep şiire verilmiş koca bir ömür vardır.
Kendi kuşağımda (Erdal)Alova denli hayatını yalnızca şiire vermiş, varlığını şiirle özdeşlemiş az şair gördüm.
Alova, yeni ve ilk kez bir toplu şiirler yapıtıyla karşımızda:Dizeler (2001-1973). 28 yıllık zaman diliminden 133 sayfalık bir bütün.
Dizeler başlığı, rastgele konulmuş bir başlık değil bence. Kitaptaki her bir dizeye verilen emeği, özeni, sahip çıkmayı gösteriyor.
Öyle bir şiir birikimiyle karşı karşıyayız ki, boş yok. Arıta arıta uluşılmış som bir bütünlük.
Hep söylenir ya, şiir tek bir sözcüğüne dokunamayacağınız bir yapıdır, tek sözcüğünü değiştirseniz bozulur o yapı.
Şiirlerdeki kusursuzluğa baktıkça bu temel yapıyla karşılaşıp hayranlık duymamak elde değil.
Yalnızca yapısal bir yoğunluk ve mükemmellik içermiyor Alova’nın şiiri; taşıdığı anlam katmanlarıyla da çok zengin bir şiir.
Bu özgün şiir dünyasına giresilmek yalınkat bir okumayla olanaklı değil. Şiir bilmek, tarih bilmek, doğa bilmek, hayatı bilmek gerek.
Gene de aşkı anlatan bir şiirle başlayabilirsiniz onu okumaya. “Sevgi Dönümü”nden birkaç dize size o şiirin yolunu açabilir:
Omuzların iki yunus kürekte.
…
Patlıcan moru saçların
nasıl döverdi yastığı
uçaktan atılan kâğıtlar gibi
çırpınırken ayakların
…
Bir bir açtım kapalıçarşılarını
geçtim batık saraylarından
balık kanı kokan geçitlerinden
kayboldum sonunda
cevahir bedesteninde.
Şairlere yazdığı şiirler de, şiir sanatına ilgi duyuyorsanız Alova şiirine giriş için açık bir kapı olabilir. Şiirle seslendiği şairlere bir bakalım: Sappho, Kavafis, Lorca, Ritsos, Henri Michaux, Nâzım Hikmet, Orhan Veli, Oktay Rifat, Edip Cansever, Metin Eloğlu, Can Yücel, Cemal Süreya, Cevat Çapan.
Bu şiirleri okurken yine çok yönlü şiir dünyalarıyla karşılaşacaksınız. Bir yandan üzerine şiir yazılan şairin dünyası, öte yandan Alova’nın bu şairlere yaklaşımıyla ortaya çıkan derinlikli portreler. Bir de “Tayf” şiiri var, Alova’nın dokuz şairden oluşan bir “Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi”
Alova şiirini yoğunlaştırırken en çok doğayı kullanıyor. Doğadan derlediği türlü gereçlerle kuruyor imgelerini. Hayattan ve edebiyattan uzaklaşmış bir doğa onun şiirleriyle yepyeni söyleyişler olarak geri dönüyor:
Sevgisizlik yiyip bitirmiş
Süngertaşı gibi yüreklerini.
…
Dizlerin sönmüş kraterler
Eteğine kent kurduğum
…
Dilbalıkları gibi kayıp geçerken günler
…
Yazarken yaz günü isteklerini
Mürekkepbalıklarının tebeşiriyle
Mavi tahtasına denizin.
Doğa, şiir, kişisel ve toplumsal tarih, binlerce ayrıntı… toplayın hepsini. Çevirip başınızı hayatın gürültüsünden, bakın, insan doğanızın geresindiği şeylerden söz ediyor şair.
Sonrada şunu sorabilirsiniz; böyle bir şairin değerlenmediği bir şiir ortamının sağlığından söz edilebilir mi?
18.7.2001