5. yıla girerken bir kez daha
Merhaba,
Elinizdeki sayı ile Sözcükler, dördüncü yılını doldurup beş yaşına bastı.
Doğrusu yola çıkarken derginin bugün ulaştığı konumu hiç düşünmemiştik.
Birkaç arkadaş, özellikle uzun şiirlerini yayımlatacak dergi bulamadıklarından, ortak edebiyat değerlerimizin yansıdığı bir yayın organının yokluğundan yakınıyorlardı.
Benim geçmişimde 1978’de Sanat Emeği ile başlayan 2005’te Adam Sanat ile biten uzun bir dergicilik geçmişi vardı. Yeni bir dergi yayımcılığına girişmek, düşüneceğim son işlerden biriydi.
Üstelik yeni bir yayın etkinliği için ne elimizde sermaye ne de çevremizde bir destek vardı.
Önce dergiye kaynak aramaya başladık. Çünkü yalnızca derginin kâğıt, matbaa gibi kaba giderlerinin yanında bir o kadar da yaygın dağıtımının sağlanabilmesi için dağıtıcıya ödenmesi gereken bir bedel vardı.
Böyle günlerden birinde Taksim’deki Gezi kahvesine sabah 11’de girip akşam 24’te çıkmıştım. Gün boyu çok sayıda insanla tanışıp konuşmuş, iyi dileklerin ötesinde bir sonucun ortaya çıkmayacağını görmüştüm.
Sonunda bu ilişkiler öylesine yorucu geldi ki, baktım cebimde iki sayı çıkarabilecek param var; iki sayı çıkarayım, satarsa sürdürürüm, satmazsa kapatırım, para çevresindeki her türlü kirlilik yayıcı ilişkiden de uzak kalmış olurum diye düşündüm.
İlk sayının çıkışıyla bir anda, yazarlar, okurlar, kâğıtçılar, matbaacılar, dağıtıcılar, kitapçılar, muhasebeciler, kargocular, postacılar, vb. arasında yeni bir dünyada yaşamaya başladım. Bütün bu yorucu ilişkilerden bir ölçüde zevk aldığımı da söylemeliyim.
Öte yandan ilk sayının çıkışıyla derginin beklenmedik bir ilgi göreceği de ortaya çıktı.
İlk sayı da, bugüne dek çıkan sonraki sayılar da hep derginin yayınını sürdürebileceği düzeyde satış sayılarına ulaştı.
Derginin magazin eğilimlerinden uzak, yalnızca nitelikli edebiyat ürünleri sunan çizgisi, başta üniversite çevreleri olmak üzere edebiyat okurları ve yazarlar arasında beğeni kazandı.
Okur desteğinin bütün öteki desteklerden daha kalıcı olduğunu da zaman gösterdi. Yazarlar yeni, nitelikli ürünleriyle derginin varlığını desteklediler, güç kattılar.
Bugün beşinci yıla girerken şunu söyleyebiliriz: Çevresindeki okur ve yazar desteği sürdükçe Sözcükler de yayınını sürdürme gücünü bulabilecektir.
* * *
Bu sayımızda ülkemizde de çok sevilen Arjantinli yazar Julio Cortázar’ın dilimizde ilk kez yayımlanan bir öyküsüyle, bu öykü çevresinde çevirmeni Ayşe Nihal Akbulut’un kimi değerlendirmelerini bulacaksınız.
Yanı sıra günümüz öykücülüğünün verim zenginliğini yansıtan birbirinden ilginç öyküler de okuyacaksınız.
Çağın önde gelen düşünürlerinden Jean-Paul Sartre’ın ünlü Russell Mahkemesinde yaptığı “Soykırım Nedir?” adlı konuşmasını da yine çevirmeni Burç ‹dem Dinçel’in bir değerlendirme yazısıyla birlikte sunuyoruz.
Emin Özdemir, “Türkçe Üzerine Mektuplar”ıyla, hepimiz için dil ve edebiyat onurunun yükseldiği bir alan açıyor.
Aydın Boysan, yüz yıla yaklaşan yaşamının köşetaşlarıyla bir kez daha hesaplaşıyor.
A. Didem Uslu, çok farklı iki yazarın, Puşkin ile Tanpınar’ın Erzurum’a bakışlarını irdeliyor.
Toplumumuzun türlü dertler içinde, çağdaşlık savaşımı verdiği bir ortamda, birbirinden değerli ürünlerle dolu, baştan sona beğeniyle okunabilecek yeni bir sayı sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Bu sayımızın desenleri, Dilek Demirci’nin Tatvan ve Diyarbakır köylerinde çocuklarla yaptığı resim atölyelerinden izlenimlerinden.
İyi okumalar.
Yorum bırakın